Macaristan AB Dönem Başkanlığını Devraldı
Macaristan dün 6 aylığına Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanlığını devraldı. Ülkenin dönem başkanlığını alması dünya basınında geniş çapta haber oldu. Çünkü Macaristan uzun süredir AB’nin “haylaz çocuğu”.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban sık sık AB kararlarını veto ediyor. Orban, “AB’nin siyasi birliğini zayıflatmakla”, “AB yönetimine karşı eleştirel dozu yüksek açıklamalar yapmakla” suçlanıyor. Orban’ın Rusya’ya bakışı da, diğer AB liderlerinden farklı.
AB yönetimi ise Macaristan’ı bazen, birlik yasalarını ve mevzuatını uygulamadığı iddialarıyla yaptırımla tehdit ediyor.
Brüksel, Budapeşte’yi, “hukuk devleti kurallarını ihlal etmekle”, “yolsuzluklara çanak tutmakla”, “Birleşik Avrupa kültürünün temellerini oluşturan insan hakları, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü gibi temel ilkeleri ihlal etmekle” suçluyor.
AB, “bu suçlamalara ikna edici yanıtlar verilemediği” gerekçesiyle, geçtiğimiz aylarda Macaristan’a verilmesi gereken fon, karşılıksız yardım ve kredilerin önemli kısmını askıya almıştı.
Bu nedenle, Belçika’nın dönem başkanlığının 6 ay uzatılması ve Macaristan’ın pas geçilerek dönem başkanlığının 1 Ocak 2025’te Polonya’ya verilmesi de ciddi şekilde gündeme geldi.
Konu geçen ay Avrupa Parlamentosu’nda (AP) tartışılsa da, Macaristan dönem başkanlığına yönelik planlarıyla AP’yi ikna etti.
AB Dönem Başkanı’nın görevleri neler?
Elbette dönem başkanlığının Macaristan’a geçmesinin gerisinde yatan güvenceler de var.
Bunlar arasında belki de en önemlisi AB’nin idari yapısında dönem başkanı ülkeye çok büyük yetkiler verilmemesi.
AB mevzuatına göre birliğin yasama organı Avrupa Parlamentosu, yürütme organları ise Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği Konseyi.
AP’de ülkeler doğrudan seçimlerle temsil ediliyor. Her ülke seçimlerle AP üyelerini seçiyor ve Brüksel’e gönderiyor.
Avrupa Birliği Konseyi, üye ülkelerin liderlerinden oluşuyor ve dönem başkanı ülke 6 ayda bir değişiyor.
Ama asıl idari organ olan Avrupa Komisyonu. AB tarafından hayata geçirilecek planlar ve yasa taslaklarını Komisyon hazırıyor. Ardından bu yasaların ve programların yaşama geçmesi için hem Parlamento hem de Konsey tarafından onaylanması gerekiyor.
Yani AB yasa taslaklarının gündeme gelmesi ve onaylanması açısından dönem başkanlığını üstlenen ülkenin fazla bir inisiyatifi yok.
Ancak asıl sorun AB normal mevzuatının işleyişinin ötesinde dönem başkanlığını üstlenen ülkenin, hazırlıklar aşamasında 27 üye ülke arasında görüş ayrılıklarının giderilmesi ve bir konsensüse varılabilmesi için göstereceği arabuluculuk çabası.
Pek çok siyasetçi, Macaristan’ın bu görevi hakkıyla yerine getiremeyeceğini düşünüyor.
Macaristan dönem başkanlığından neler bekliyor?
Macaristan, AB’de dönem başkanlığını, Haziran ayındaki AP seçimlerinden sonra devraldı.
Budapeşte’den gelen sinyaller, Orban yönetiminin bu dönemde yapıcı tutumuyla Macaristan’ın AB içinde kendisi hakkında oluşan kötü imajı değiştirmeye yönelik çaba harcayacağı yönünde.
Ancak bir yandan da, Avrupa’daki mülteci karşıtı, ulusal egemenlik yanlısı yeni muhafazakar ve aşırı sağ kesimin liderliğine soyunan Viktor Orban’ın AP içinde yeni bir çekim merkezi oluşturma çabalarına da tanık olunacağının işaretleri geliyor.
Viktor Orban, geçtiğimiz günlerde, Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) lideri Herbert Kickl ve eski Çek başbakanlarından dolar milyarderi Andrej Babis ile birlikte AP “Avrupa Yurtseverleri” adı altında yeni bir grup oluşturdu.
Orban’ın amacı AP’de geleneksel merkez sağın karşısında radikal milliyetçi sağı bir araya getirmek.
Orban, Fransa’da son genel seçimin ilk turunda birinci parti olan aşırı sağcı Ulusal Birlik’in önde gelen ismi Marine Le Pen’i ve Alman siyasetinin yükselen yıldızı bir diğer aşırı sağcı ve mülteci karşıtı Almanya İçin Alternatif Partisi’ni (AfD) bu platforma çekmeye çalışıyor. Bunda ne kadar başarılı olabileceğini zaman gösterecek.
Macaristan, bu çerçevede dönem başkanlığının verdiği avantajları önümüzdeki 6 ay içinde fırsata çevirmek istiyor.